Hacı Bektaş-ı Veli dergahı ve dergahta yaşayan İslam
İÇİNDEKİLER
Hacı Bektaş-ı Veli dergahı ve dergahta yaşayan İslam
Hacı Bektaş, doğumundan altı ay geçince şehadet parmağını kaldırır “Eşhedu en la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden âbduhu ve resuluhu ve Eşhedu Enne Aliyyen Veliyullah” der. Hacı Bektaş-ı Veli yolunun evveli ve ahirini (başlangıçtan sona kadar) “Bizim erkânımız; ahlâkı Muhammed’i ve edebi Ali’dir sözü ile özetlemiştir.
Her nebi ve velinin yaşamında bir kadın ana vardır. Hacı Bektaş, o zaman ki ismi Sulucakarahöyük’e en mazlum canlı olan güvercin donunda gelir ve Kadıncık ananın “yaşamının sonuna kadar, malım, canım ve gönlüm ile sana hizmet edeceğim” davetine uyarak onun evine yerleştikten sonra tekkeyi kurmaya başlar. Tekke; dört kapı, kırk makam ve on iki hizmet temel alınarak tekkesi Hz. Muhammed’in Medine’de kurduğu Mescit-i Nebevi gibi kurulur.
Hz. Muhammed Mekke’de evlerde ibadet ederdi. Kandil, Allah‘ın yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Orada sabah-akşam O’nu tespih eder. Nur-36 Bu evler, gönlünde aşk nurunu uyandıran özü temiz müminlerin evleri ve gönülleridir. Müminlerin başı ise nebi ve velilerdir. Yüce Tanrı “Ben alemlere sığmadım, bir müminin gönlüne sığdım” buyurmuştur. Yine Mescit-i Haram nefsi, Mescit-i Aksa ruhu yani nuru temsil eder. Yolculuk Mescit-i Haram nefisinden, Mescit-i Aksa ruhuna doğrudur.
Hz. Muhammed, Medine’ye hicret edince bir mescit kurdu. Ve yine Muhammed Mustafa riya ge gösteriş ile yapılan bir başka mescidini yıktı. Mekke’ye tekrar dönünce hem evlerde hem de Kabe’nin içinde ibadet etti.
Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük/gerçeği örtmek için, inananları fırkalara bölmek için.. Tevbe-107
Bir mescitte hem Allah, hem dünya bir arada olmaz. Hacı Bektaş-ı veli saltanatın hizmetinde olan, kul hakkı yenen, ayrımcılık yapılan cami ve mescitlere gitmedi. Mescitler; Emeviler ile riya, gösteriş ve saltanata hizmet eden, Hz.Muhammed ve evlatlarına iftira atılan kurumlara dönüştü. Minareler bu dönemde mestçilere girdi. İbadette şekil ve gösteriş hakim kılındı. Mealler, uydurma hadisler ile yanlış anlatıldı.
Hz. Ali ve evlatları, Emeviler ile tamamen saltanatın emrine girmiş camilere gitmediler. Kendi evlerinde, tekkelerinde ve Ehlibeyt ocaklarında cem olup, dualarını yaptılar. Ehlibeyt, Hacı Bektaş-ı Veli ve muhipleri saltanat camilerine gitmedikleri için “din dışı”, “Şeriat dışı” iftiralarına uğradılar. Bu iftiralar hala devam etmektedir.
Böyle bir mescitte ebediyen gitme! Daha ilk gününde takva üzerine kurulan bir mescit, içinde olman daha uygundur. Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır o mescitte. Allah, temizlenenleri sever. Tevbe-108
Gönülde Yüce Tanrı olduktan sonra yeryüzünün tamamı ibadet yeridir. Hacı Bektaş tekesinde her şey Allah için yapılır ve İbadet süreklidir. Sadece beş vakit duaya indirgenmiş bir uygulama yoktur.. Tekke’de Ezan yani duyuru ve çağrı hizmetini ise “Peyik (Haberci) ” yerine getirir. Bu hizmetin zamanı ve yöntemi ise uygulamalara göre bağırtılı olmayan bir ses ile sadece o hizmete katılacak kişilere yapılır.
Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma! Araf 205
İlmin Şehri ve Kapısı Aşıkların Kabesi’dir
Hz. Muhammed “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısı. Kim bana gelmek istiyorsa kapıya gelsin” hadisi uyarınca tekkenin kapısı Hz. Ali’yi, tekkenin kendisi ise Hz. Muhammed’in şehrini temsil eder. Hz. Muhammed’in kötülüklerden uzaklaştıran kurallarına Şeriat (Hukuk) dendiği için ilk kapı şeriatı temsi eder.
Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz.İbrahim, Hz. Süleyman, Hz. Musa, Hz. İsa ve son Hz. Muhammed’de İslam tamam olduğu için cümle kullara kılavuzdur. Bu kurallar Kuran’ı Kerim’de Allah ve Resulün kuralları olarak son din olarak inananlara farz olmuştur. Şeri-at, kötülükten uzaklaş ve Ali kapısından Muhammed şehrine gir. Kapını eşiği Fatma Ana, kapının sağı Hz. Hasan, Solu Hz. Hüseyin ve üstü ise İki cihan serveri Muhammed Mustafa’yı temsil eder. Kapını eşiğine niyaz etmek tıpkı Hacer anaya niyaz edip, İsmail ve İbrahim nebiyi ziyaret etmek gibidir. “Burası aşıkların kabesidir. Eksik gelen tamam olur’ yazısı ile bu manevi anlatım ifade bulmuştur. Bu Kabe nebi ve velilerin gönül şehridir. Bu şehre gönülden giren emindir.
Şöyle demiştik: “Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol (ilimden) yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve ‘Affet bizi!’ deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını da veririz.” Bakara-58
Dört kitap, dört melek, dört nebi, dört ana sır, dört köşe dört kapıya işarettir. Çatal veya Cümle Kapı’dan yani Şeriat kapısından Nadar Avlusu girilir. Nadar Avlusunda, mihman evi (misafirhane), ahırlar (günümüzde ayakta değildir), Üçler Çeşmesi veya Feyzi Baba Çeşmesi bulunmaktadır. Çeşme Davut yıldızı veya Süleyman mührü ve “Hüseyni Taç” ile süslenmiştir. Bu çeşmede Allah’ın nuru, Nübüvet Nuru ve velayetin nurunu temsil eden üç çeşme bulunur. Asıl çamaşırhane ve gusülhane de bu avluda yer almaktadır.
Nübüvet Nuru Hz. Adem ile başlamış, Hz. Muhammed ile tamam olmuştur. Velayet nuru Hz. Ali ile başlamış ve evliyalar ile devam etmektedir. Bismillahirahmanirahim Nur ve sır olan yaratıcı rahman ve rahimdir. Bu nur “Ba” ile Hz. Muhammed’i “Ba” alındaki nokta ile sır olan Ali kapısını temsil eder ve Hz. Muhammed ve Ali ile tevhit (birlik) makamına varan yol olur. Dualarda Bismişah ifadesi ise nur üstüne nrNebiler nur yolu ile gelmiş ve kendilerinin nebi olduğunu insanlara duyurmuşlardır. Veliler sır yolu ile gelmiş ve kendilerinin veli olduğu insanlar tarafından bilinmemiştir. Her Muhammed Ali zikrinin içinde Nebi ve Velilerin tamamı bulunur. Kuran’ı doğru anlamanın yolu ise nebi ve velilerin uygulamalarını takip etmekten geçer.
Tarih boyunca saltanat sahiplerinin uydurduğu şeriat kuralları Hz. Muhammed şeriat(Hukuk) kuralları ile karıştırılmıştır. Hz.Muhammed’in kurallarını ve yolunu Ehlibeyt ve gerçek erenler sürdürmüşlerdir.
De ki: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa’ya, İsa’ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O’na teslim olanlarız.” Ali İmran 84
İkinci Kapı tarikat
İkinci kapı tarikat kapısıdır. Tarik yol demektir. Şeri-atanlar, ikrar vererek yola girer. İkrar; dil ile söylenip, gönül ile iman edilen şehadettir Yola giriş rızalık iledir ve evli eşler birbirlerinden rızalık aldıktan sonra ikrar verirler. İkrar; ilk ruhlar aleminde verilmiş, ikincisi de tarikat kapısında “Öl İkrar verme, Öl ikrarından dönme” ve “Gelenin malı, dönenin canı” ile bir Pire, Nebiye, Veliye verilen gönül, aşk yani ruh bağıdır. Yol’da ancak, ahlak sahipleri sevgi ve aşk ile yürüyebilir
“Ve biz sizin her birinize (Nebilere- kullara) bir Şeriat ve bir minhac (yol) tayin ettik” Maide – 48
ikinci avluda Aslanlı Çeşme, Kahveci Baba Kabir makamı, aş evi, aş evinin içinde aşçı baba kabir makamı, erzak evi (kiler), ekmek evi (fırın) , çamaşır evi (çamaşırhane), cem ibadetinin yapıldığı meydan evi, dede baba evi bulunmaktadır.
“mihman evi, at evi, ekmek evi, kiler evi vs olan bu birimlerin başında, “mihman evi babası, at evi babası” şeklinde anılan bir baba ile bunun mahiyetindeki “canlar” (dervişler) hizmet göstermektedir.
Dergahta Müşkülleri çözmek, Yol göstermek, dua, misafir ağırlama, kurban kesme ve pişirme, su dağıtma, temizlik, bekçilik, duyuruculuk, ayn-ı cem, eğitim, istişare, atların bakımı, yardımlaşma, bağcılık, çiftçilik, un öğütme, kahve pişirme ve ikram gibi hizmetler yapılır. Bu hizmetlerin tamamı Hz. Muhammed’in Medine’de kurduğu mescit örnek alınarak yapılmıştır.
Kahveci Baba tekkede kahve öğütüp, pişirerek konuklara sunar. Kahvecilik Veysel Karani’den kalmıştır. Kahveci Kaba hakka göçeceği zaman “ben kahve döğerken sizleri rahatsız ettim, beni avluya defnedin, gelen giden beni çiğneyip rahatsız etsin” diye vasiyet etmiştir. Bu vasiyete uygun Kahveci babanın kabri aslanlı çeşmeden merdivenlerden indikten sonra dışa avluda, mutfak girişinden öncedir.
Aşevi: dergaha gelen lokmalar, kurbanlar pişirilir ve gelen geçen her kişiye ikram edilir. Lokmaların yenilmesi esnasında hakkına razı olmayan varsa razı olana kadar kabına pişen lokmalar ikram edilir. Aşevinde ordular doyuran kara kazan ve halife kazanları bulunur. Ayrıca Abdal Musa Hacıbektaş tekesine gelerek hizmet etmesini temsilen geyik boynuzu aşevinde asılıdır.
Mihmanevi : ilk misafir ağırlama kadıncık ana tarafından, evinin yanında yapılan misafirhanede yapılmıştır. Zamanla tekkenin genişlemesi ile misafir ağırlama tekede devam etmiştir. Gelen misafirlere “Erenler hoş sefa getirdiniz. Uğur, kerem getirdiniz; gelip döneceğiniz yollar açık ve mübarek olsun”. diye karşılama yapılır. Misafirlere süt ikram edip, bal sunmak ise kadıncık ana tarafından yapılan bir hizmet olarak kalmıştır.
“Her geleni Hızır bil” anlayışı ile gelen misafirler Tanrı’nın misafiri olarak kabul edilir ve kapıda karşılanmasından, lokmaların pişirilmesine, yatakların serilmesine ve uğurlanmasına kadar hizmetler titizlikle yerine getirilir.
Misafirin hakkı üç gündür. Üçüncü gün, misafirin ayakkabısı, yönü dışa bakacak şekilde kapının önüne konur. Yola kabul edilenler ise artık misafir kabul edilmez, ikrar verir ve yola girerek talip olur, hakkın yolunda hizmet eder.
Kiler evi : Dergahın yiyecekleri ve misafirlerin getirdiği yiyecekler bu bölümde muhafaza edilir.
Meydan Evi :
Meydan evi tekkede yapılan ilk bölümlerdendir. Ayn-ı Cem veya ibadetler burada yapılır. On iki hizmeti içinde bulunduran Ayn-ı Cem ibadeti Hz. Muhammed’in kırklar meçlisini örnek alır. Gündüz hizmet ve çalışma yapılır. Kuşkusuz, gündüz boyu senin için uzun bir dolaşma/yoğun bir uğraş vardır. Müzemmil-7 Akşam ise ibadet, eğitim ve muhabbet yapılır.
Şu bir gerçek ki, yeni bir oluşa koyulmak üzere geceleyin kalkan, yer tutma bakımından daha güçlü, söz bakımından daha etkilidir. Müzzemmil-6
Cuma Akşamı Ayn-ı Cem ve Sema–Semah
Meydan evinde on iki imamı temsil eden on iki post bulunur. Her nebinin bir on ikisi vardır. On iki havari, on iki kardeş, on iki pınar, on iki kavim, on iki imam. Her devrin on iki ulusu hazır ve nazırdır. Dergahta on iki postun görevleri şunlardır.
1- Mürşit 2- Rehber 3- Gözcü 4-Çırağcı (delilci) 5- Zakir (Asık) 6- Faraş (Süpürgeci) 7- İznikçi (Meydancı) 8- Sofracı Kurbancı 9 -Sakkacı (Sucu – İbriktar) 10- Peyik (Haberci) 11- Pervane (Semahcı) 12- Kapıcı (Bekçi)
Ayn-ı cemler Cuma (Perşembeyi Cumaya bağlayan gece) akşamı yapılır. Cem duası yapılırken, niyet, rızalık, zikir, dua, secde, rüku, selam gibi kurallarda şekil değil öz öne çıkar.
Cuma; cem- cum’a- câmi- cem’a- cemaat- cemiyet- cima-camia, aynı kökten gelen kelimelerdir. Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed cemaatinden, yolundan olmak demektir. Bu ise Hz. Muhammed’in evlatlarına ve gerçek halifeleri olan erenlere ikrar verilerek yerine getirilir. Hacı Bektaş-ı Veli’ye verilen ikrar, Muhammed Ali’ye verilen ikrardır.
Hz. Muhammed döneminde güneşin batımı ile gün diğer güne geçerdi. Perşembe günü güneş batımı ile gün Cuma olarak adlandırılırdı. Ayn-ı Cem Cuma akşamı yapılır.
Hz. Muhammed ,Mekke’yi fethedince taraftarları mücadelenin bittiğini sanıp dünya işlerini öncelik verdiler. “Asıl savaş kişinin nefsi iledir” mesajını yeterince kavrayamadılar. Hz. Muhammed’e ikrarlarında zayıflık gösterdiler. Resulün yine bir gün müminlere hikmetler öğretirken şehre gelen kervancıların çağrısına uyarak mallarını görmek için resulü ayakta bırakarak gittiler. Bu olay ile Cuma ayeti tebliğ olundu. Bu ayette Hz. Muhammed’in yolunda ve davetinde olmak, dünya işlerinden, alış-verişten hayırlı olduğu söylendi. Hacıbektaş tekesinde
Cuma dua manasında değil, Allah, Muhammed yolunda ve cemaatinde olmak manasındadır. Dua zaten ilk insandan beri vardır ve birçok şekilde yapılmaktaydı. Hala da dua birçok şekilde yapılmaya devam ediyor. Duada esas olan şekil değil temiz bir gönülle yapılmasıdır.
Sema – Semah
Semah; Hz. Muhammed ve kırklardan kalmış. Ehlibeyt ve erenler tarafından devam ettirilmiştir.…Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Müzzemmil-20
Bakıp görmediler mi, Allah’ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor. Nahl-48.
Semah; günah ehline haram, aşk ehline helaldir. Cem İbadetin ilk sorusu Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak! Fecr-28 olan rızalık sorusudur. Üzerinde kul hakkı olan kişi o hakkı yerine getirmeden ibadet başlamaz. Bu hak bazen bir söz, bazen bir yemin, bazen verilen borç, bazen yapılmayan bir görev, bazen kırılan kalp olabilir. İbadetin Abdest ile başlamasının manası rızalık alınarak ibadete girilmesinin ifadesidir. El yüz yıkamak ise zaten her kişinin yaptığı bir temizliktir.
Meydan evinde Oturma biçimi cemal cemale olacak şekilde halkadır. Kabe’de hacılar kadın erkek ayrımı olmadan birlikte döner ve birlikte ibadet ederler. Hz. Muhammed, Medine’de mescitte ve Kabe’nin içinde halka şeklini ibadet yapardı. Meydan evinde her kişi yüce Tanrı’nın huzurunda kuldur. Makam, cinsiyet, ilim, maddi tüm ayrımlar bu meydanda yok olur. Evli olanlar, akraba ve kardeş olanlar birbirlerine bacı-kardeş diye hitap ederler.
Meydan evinde bulunan eşyalar
Günümüzde meydan evinde oniki post, üç basamaklı Bektaşi tahtı veya Taht-ı Muhammed, (Hz. Muhammed’in Gadir Hum’da üç deve semerinin üstüne çıkarak “Ben kimin mevlası isem, Ali’de onun mevlasıdır.” sözünü söyler), tablolar bulunmaktadır. Mürşit postu Hacı Bektaş-ı Veli’ye aittir. Horasan postu olarak ta ismi geçer ve kapı girişinin sol tarafındadır.
Günümüzde Meydan evinde bulunan tablolar ise, Kaygusuz Abdal, Kaygusuz Abdal-Kazak, Hacı Bektaş-ı Veli ve halifeleri, Balım sultan, Kabe, Kucağında aslan ve ceylan tasfirli Hacı Bektaş-ı Veli, Veysel Karani, Sarı İsmail, Abdal Musa-Kaygusuz Abdal, Aslan ve yılan motifli tablo, deve üzerinde Hz. Ali’nin tabutu götüren yüzü peçeli Arap tabloları yer almaktadır.
Üçüncü Kapı Marifet
Her nebinin bir mesleği, her velinin bir mesleği vardır. Çalışmadan geçinenler bizden değildir sözü Hz. Muhammed tarafından söylenmiştir. Din görevlisi diye bir kavram dergahta yoktur ve dini hizmetler karşılığı maaş verilmesi de dergahta yoktur. “Baba himmet eyle, oğul gel hizmet eyle” sözü marifet için söylenmiş en kısa sözdür. Bu hizmet insanlığa başta olmak üzere yaşamın tüm evresinde sabırla, yılmadan ve bıkmadan yapılmalıdır. Salih amel olarak Kuran’da çokça belirtilen kurallarda hizmet kapısını işaret eder.
Mustafa Kemal Atatürk Köşesi
Mustafa Kemal Milli mücadeleye çıkıp Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerinden sonra Sivas’tan Ankara’ya yola çıkar. Kayseri üçerinden Mucur’a gelir ve oradan Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve dergahı 21-22 Aralık 1919 tarihinde ziyarete gelir. Türk milletinin inanç merkezlerinden olan dergahı ziyaret ettiğinde, Hacı Bektaş-ı Veli makamında dua eder, celebi ve dervişlerin duasını alır.
Cemalettin Çelebi’nin evinde misafir olur. Çelebi efendi ile aralarında geçen konuşmada milli mücadelenin kazanılmasından sonra ülkenin idari şeklinin “Cumhuriyet” olacağını ilan eder.
Bu köşe zamanın derviş, çelebi ve kurtuluş önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatıraları için Kültür Bakanlığı tarafından üçüncü kapıdan sonra yapılmıştır.
III Avlu
III Avlu ana yapı Pir evi, Bektaşîliğin ikinci piri (Pîr-i sânisi) olarak kabul edilen Balım Sultan Türbesi bulunmaktadır. Balım sultan Türbesinin önünde ise Ahmet Yesevi’nin “bunun olduğu yeri yurt edin” diye fırlattığı ve yanan odundan yeşeren Kara Dut ağacı bulunmaktadır. Avlunun sağ tarafında ise derviş kabirleri yer almaktadır. Bu kabirlerin içinde kadın anaların kabri de bulunmaktadır.
Balım Sultan türbesinin giriş dış avluda ise iki dervişin kabir makamları bulunmaktadır. Kapının üstünde Balım Sultan’ın ekmek ustası olması sebebi ile ekmek motiffleri bulunur. Ekmek motifinin üstünde “Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik.Fetih-1 suresi bulunur. Fetih, dünya malı, şehirleri fethetmek değil gönülleri fethetmektir. “Hayırlar feth ola, Şerler def ola..” diye duaların başlaması aynı manadır. Balım Sultan’da hem kendi karanlığını fethetti, hem de gönülleri fethetti. Fetih yazısının üstünde ise alemi temsil eden gökyüzü motifi bulunur. Gökyüzü motifi alemde ne varsa ademin gönlünde bulunur anlamındadır.
Balım Sultan Türbesi içinde; Balım Sultan kabir makamı ile kendisinden sonra postnişin olan ve başı vurulan Kalender Çelebi kabir makamı bulunmaktadır.
Pir Evi : Dördüncü Kapı sırr-ı hakikat
Salata Kaya :
Hünkar bir gün mesçitin önünde salata soyarken oradan geçen köylülerden “biri bu salatayı herkes soyar, er kişi isen su taşa vur da, kessin. O zaman senin keramet ve velayet sahibi olduğuna inanalım”. Hünkar hemen taşın bir tarafına vurduğu gibi devirdi ve hıyar keser gibi iki dilim etti.
Salata kaya günümüzde pir evi girişine getirilmişti Pir evi girişinde merdiven ile inerken hemen sağ tarafta durmaktadır. Bu kayanın düzgün kesilmiş kısımlar hala belli ve görülmektedir.
Loğ Taşı :
Loğ taşı toprak damı sertleştirmek için kullanılan silindir taştır.
Molla Sadrettin’in Hacı Bektaş’ın üstüne dam loğlarken attığı ve Hacıbektaş Veli’nin iki parmağı ile tutarak indirdiği Loğ bulunmaktadır.
Molla Sadrettin, Hacı Bektaş’ın gösterdiği keramet üzerine kendisine derviş olur ve kadılığı terk eder. Bir gün yağmurdan sonra toprak damı loğlamaya çıkar. İçinden “ben koç koca bir kadıydım, bu derviş beni kandırdı. Bu loğu damın aşağısında duran Hünkar’ın üzerine atayım da ondan kurtulayım ve tekrar kadılığa döneyim” düşüncesine kapılır. Ve loğu damdan Hacı Bektaş-ı Veli’nin üstüne yuvarlar. Hacı Bektaş iki parmağı ile loğu tutar ve aşağı indirir. Hacı Bektaş’ın iki parmağı loğun içine hamur gibi girer.
Bu loğ günümüzde pir evinin merdivenlerinden indikten sonra halife kabirlerinin yanında sergilenmektedir.
Halife Kabirleri
Pir evi 1. Kapı girişinde mimar Yanko Meydan kabir makamı bulunur. Yanko Meydan Osmanlı Padişahı Orhan Gazi’nin baş mimarıdır. Orhan Gazi Hacı Bektaş’ın Hak’a göçünden sonra Yanko Meydan’ı tekkenin işleri için yollar. Yanko Meydan, Hacı Bektaş’a derviş olur, sadık derviş ünvanını alır. “Gelenler gidenler beni çiğnesinler, beni rahatsız etsinler” diye vasiyette bulunduğu için kabri Kapı girişine yaptırmış.
Pir Evi giriş kapısı
Pir evi ilk giriş kapısının üstüne Selçuklu devletinin çift başlı kartal arması bulunur. Binanın ilk yapımında Selçuklu desteği de bulunur. Kapı girişinden sonra sağ tarafta Kızılca Halvet denilen çilehane, sol tarafta ise Şems-i Tebrizi’nin kabri belli olmayacak şekilde vardır. Pir evi ikinci kapısında güneş, ay, yıldız, gül ve balık sembolleri bulunur. Nebilerin nurunu Hz. Muhammed’de güneş, evliyaların nurunu Hz. Ali’de ay ile tasvir edilir. Gül yine nebi ve velilerin hallerini, balık ise Hacı Bektaş berberde tıraş olurken birden kaybolur ve batmakta olan bir gemiyi kurtarır. Berber inanmayınca hırkasını silkeler ve balıklar dökülür.
Çilehane : Çile kırk demektir. Kırk gün öze dönüp, halvete girmektir. 21 Aralık 31 Ocak tarihlerini kapsar. Bedehşan ilinde Kutbettin Haydarın esir edildiği mağarada kırk gün, Necef’te bir erbain, Medine’de erbain, Halep ulucami’de bir erbain, Davut nebinin kabrinde erbain, Elbistan ashabı-ı Keyf mağarasında erbain, Hırka dağında bir çile, Sulucakarahöyük mescid’inde bir erbain, Çiledağı delikli taşta bir çile olmak üzere sayısız kırk günlük çile ibadetini Hacı Bektaş-ı Veli yapmıştır.
Her nebi ve velinin çilehanesi vardır. Hz. Musa’nın Tur-u Sina, Hz. İsa’nın çöl, Hz. Muhammed’in Hira mağarası çilehanesidir. Çilehanede cihat-ı ekber yani büyük savaş olan kişinin nefsini aklın ve nurun emrine sokma mücadelesinin sembolüdür.
Pir evinin ikinci kapısından kırklar meydanına girilir. Hacı Bektaş-ı Veli kabir makamının bulunduğu türbesi, Resul Bali ve horasan erenleri kabir makamları, Alemi ve ademi temsil eden kırk budak şamdan, Hz. Ali’nin ceylan derisi üzerine kendi el yazdığı ile yazdığı keyf süresi, tekkeye ait eşyalar, ademin cemali tablosu, derviş tablosu olmak üzere bir çok tablo, çelebilere ait kabir makamları, Güvenç Abdal, eşi dünya güzeli ana ve kızının kabir makamı bulunmaktadır.
Hacı Bektaş-ı Veli kabir makamının giriş kapısının en üstünde, Allah ve altında sekiz Yüce Tanrı’nın esma ismi, çevresini güneş, ay, yıldızlar, balık, gül motifleri süsler. Giriş eşiğinde Kabe’den getirilen mermer taşı, kapının işinde güvercin motifi bulunur. Tüm nebi ve velilerin makamı Kabe’dir. Nur nebi ve velilerde zuhur ettiği için nebi ve velilerin makamı şefaat makamıdır.
Kırklar Meydanı: Günümüzde kırklar meydanında Kırk budak şamdan, Yeniçeri flamaları, Hat levhalar, Hz. Ali’nin ceylan derisi üzerine el yazısı ile yazığı Kafi suresi, Horasan erenleri kabirleri, Mürsel Bali ve Resul Bali kabirleri, Cemalettin Efendi ve Çelebilere ait kabirler, Ademin cemali tablosu, derviş tablosu ve başka tablolar bulunur. Kırklar meydanı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli ve Güvenç Abdal kabirlerinin bulunduğu iki odaya açılır.
Kırklar
Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Müzzemmil-20
Hz. Muhammed bir gurup ile geceleri gizli olarak ibadet yapmıştır. Muhammed miraç ile bu sırrını aşikar etmiştir. Aşikar ettiği sırda bir gurup kişi kırklardır. Kırkların başı ise Allah’ın aslanı Hz. Ali’dir ve Ali’nin başı ise Hz. Muhammed ve Allah’tır.. Hz. Muhammed kırklar ile aşk şerbeti içmiş, bu aşk ile kırklarla sema etmiştir. Bu sema esnasında Hz. Muhammed’in başındaki sarık düşmüş ve kırklar bu sarığı kırka bölerek bellerine sarmış ve böylelikle kırklar Hz. Muhammed’in nurundan ve yolundan olduğunu aşikar etmiştir.
Kırklar nefis ile büyük savaşı kazanmış ve Ahmet Yesevi’nin de belirttiği gibi fakirlik yani varlıkta yokluk olan hiçlik makamına ulaşmış kişilerdir. Kırkların içine ancak her türlü sıfatları terk ederek fakirlik ile girilir. Tekke postnişinleri kendilerini fakirlerin hizmetkarı olarak tanımlamışlardır. Hz. Muhammed kırkların içine girerken resul ve ismi ile değil “Fakirlerin fakiri” olarak girmiştir.
Kırklar, ayn-ı cemde de miraçname ve semah bölümünde canlandırılır. Aynı- Cem’in miraçname bölümünde madde aleminden gönül alemine, ruha doğru aşk ile yolculuğu için semah edilir.
Zamanın Kutbul- Aktabı, bu kırk kişinin de başıdır. Hacı Bektaş-ı Veli’de kendi zamanın kırkların başıdır. Biri kırk, kırkı bir nur ve sırdır. Kırkların yüzünde Yüce Tanrı’nın örtüsü bulunmaktadır. Kırklar her devirde bulunmaktadır. Her devrin Kırklarının kimler olduğu sırdır. Bu sır sadece Allah, Muhammed, Ali’nin bilgisindedir.
Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,
Her nefeste aşk ile yaratanı anarız.
Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız.
Hacı Bektaş-ı Veli
Horasan Erenleri
Kırklar meydanını bir yanında Resul Bali, Mürsel Bali olmak üzere devamında Horasan Erenleri’nin kabri bulunmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli’de Horasan erenlerinin içinde doğmuş, eğitim almış ve Anadolu’ya Ahmet Yesevi’den emanetleri alarak gelmiştir. Afganistan, İran ile başlayan Horasan bölgedeki kavimlerin Anadolu’ya göçleri ile Kayseri’ye kadar genişleyerek büyük bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu bölgede gerçek İslam yolu olan Muhammed ve Ehlibeyt yolu Horasan erenleri ile yayılmıştır. Hacı Bektaş’ı Veli Sulucakarahöyük’e dergahını kurunca Horasan erenleri Hünkarı ziyarete gelmiş, bir kısmı Anadolu’yu yurt edinmiş, bir kısmı balkanlara kadar gönül fethine çıkmıştır. Dergahta Horasan erenlerinin isimlerinin kimler olduğu bilinmese de Hacı Bektaş’ın yol ve inancının birlikteliğini temsil ederler.
Yaşayan Yolun Özeti:
Yazımızı, Hünkar’ın sözü ile Makallat’tan tamamlayalım. “Yetmiş yıldır yaptığımız dedi kodu bir saat münacat ile eşit geldi” deyip özetlemiştir.
Sonra İnsanın kendisini bilmesi gerekir. Kendisini bilmesinin hatırlamasının sebebi şudur. Bir kimse Rahman (Sonsuz Nur) ile Şeytan (kibir, haset – Kıskançlık, buhl (cimrilik), açgözlülük, öfke, kahkaha (Alay), ve maskaralıktır (hakikate uymayan davranış)) farkını bilmezse, kendisini de bilmez.…
Ancak her kişi insan kabul edilmez. Her ne kadar görünüş olarak insan olsalar da, onlar hayvanlardan daha aşağıdırlar. Bunlar hased (nefsine uyan) edip kendisini bilmeyenlerdir. Nitekim Hz. Muhammed hadisinde buyurur. “Nefsini bilen, rabbini bilir”.
Hacı Bektaş’ın meşhur sözüdür.
Eline, diline, beline sahip ol
Aşına işine eşine sahip ol
Elin açık, gönlün açık, sofran açık olsun
Ayıpları ört, sırları tut, öfkeni de yut
İki cihan serveri “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur.
Kuran’ı Kerim’de “Ancak Allah’ın samimi, temiz kulları kurtuldu.” Saffat-74 ve …”Yalnız temiz bir kalple Allah’a varan kurtulur.” Şuara-89
Hacı Bektaş-ı Veli dergahı Nebi ve Velilere yolculuğu yaşatan Ahlak, Sevgi, Hizmet ve Kamil-i Mürşit yani şerden kurtulmuş temiz İnsanların meydanıdır.
Nebi ve Velilerin makamına Aşk ile gelenler mahrum kalmaz…
07.07.2023
Hazırlayan : Nihat Vural
06.07.2023
cemhaber.com