Şeb-i Arus Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri
Şeb-i Arus Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri
Şeb-i Arus Törenleri, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî‘nin vefat yıldönümünü anmak için her yıl düzenlenen ve hem yerel hem de uluslararası katılımcılara açık olan önemli bir etkinliktir. Bu törenler, Mevlânâ’nın ölümünü bir ayrılık olarak değil, “Sevgili”ye (Allah’a) kavuşma olarak görmesi nedeniyle “Şeb-i Arus” (Düğün Gecesi) adıyla anılır.
Şeb-i Arus törenleri, 1926 yılında resmi olarak düzenlenmeye başlamıştır. Ancak, Mevlânâ’nın öğretileri ve anma etkinlikleri daha eski tarihlere dayanmaktadır. 1954 yılında bu törenler, Konya’da düzenli bir etkinlik hâline getirilmiş ve ulusal düzeyde daha büyük bir önem kazanmıştır.
Törenler, Mevlânâ’nın türbesinin bulunduğu Konya şehrinde, Mevlânâ Kültür Merkezi başta olmak üzere çeşitli mekanlarda gerçekleştirilir. Etkinlikler, sema gösterileri, konferanslar, sergiler ve paneller gibi geniş bir programı kapsar.
Kim Tarafından Düzenleniyor?
Etkinlikler, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Valiliği, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Uluslararası Mevlânâ Vakfı gibi kuruluşların desteğiyle organize edilir.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Kimdir?
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (1207-1273) olarak ünlenen Pir Muhammed Mevlana, İslam inancının ve Anadolu coğrafyasının önemli mutasavvıflarından yani gönül İnsanlarından biridir. Güzel ahlak, Sevgi, hizmet, Kamil-i Mürşid yani hoşgörü ve insan sevgisi üzerine yaşam ve öğretisi ile bilinir.
30 Eylül 1207 Belh Bugünkü Afganistan şehrinde dünyaya geldi. Babası Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled, Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatundur. Moğol istilası nedeniyle ailesiyle birlikte Belh’ten göç edip Konya’ya yerleşmiştir.
İlk önce babasından eğitim almış, sonra Seyyid Burhaneddin‘den ders almıştır. Seyyid Burhaneddin kendisine yetmeyince Kayseri’ye göç etmiştir. Mevlana bilgi denizlerini aşmış gönül yoluna girmek istemiş ve bir mürşit aramaya başlamış ve karşısına Şems-i Tebrizî çıkmıştır. Şems-i Tebrizî Mevlana’ya gönül yolunu öğretmiş, bilginin manasını ve varoluşun hakikatini göstermiştir. Mevlana halktan ve ulemadan kopmuş, derviş yolunu tercih ettiği için iftiralara maruz kalmıştır. Şeriat ehlinin (Şekilciler) iftiraları Şems-i Tebrizi’nin canına mal olmuş, Mevlan ise aşk yolunda canından ve geçmiş yaşamından vazgeçmiştir. Hamdım piştim yandım sözü ile kendisini ve yolunu özetlemiş 17 Aralık 1273’te Konya’da “Aşıklar Ölmez” anlayışı ile Yüce Tanrı’ya kavuşmuştur.
Mevlânâ geriye Mesnevî, Divan-ı Kebir ve Fîhi Mâ Fîh gibi eserler, onlarca dervişi olan bir tarikat bırakarak milyonlarca insanın gönlüne girmeyi başarmıştır..