Andımız ne zaman konuldu? İçeriği ve öneriler
İÇİNDEKİLER
Andımız ne zaman konuldu?
Andımız tartışmaları karşıtlık ve taraftarlık ekseninde devam ediyor. 1933 yılında Milli eğitim bakanı Reşit Galip tarafından uygulamaya konan andımız 2013 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti tarafında kaldırıldı.
Kaldırılması için ortaya konan nedenler akılcı ve bilimsel olmaktan uzak görünüyor. İçerik ve uygulamanın ne gibi eksikliklere neden oluğu eğitim ve siyasal açıdan ortaya konulması gerekiyordu. Bu eksiklik Türk ve Atatürk karşıtlığı üzerinden yapıldığı algısını güçlendirdi ve tepkilere neden oldu.
Millet bilincinin ümmet, aşiret, soy ve cemaat ile ifade edildiği saltanata bağlılığın esas olduğu Osmanlı anlayış ile millet olmak, medeni bir ülke yaratmak mümkün görülmüyordu Osmanlının yıkılış dönemini, kurtuluş savaşını ve cumhuriyet devrimlerini yaşan ve yapan kadro bu eksikliği görerek millet tanımlamasını ülkeyi kuran halk olarak tamamdılar ve bu millete Türk Milleti ismini verdiler. Millet bilincini yaygınlaştırmak için ilköğretim eğitim sistemine andımızın uygulanmasını sağladılar.
Saltanat anlayışından cumhuriyet bilincine geçmek, teba olmaktan çıkıp eşit yurttaş olmak için uygulamaya konan andımızın ilk metni şöyleydi.
1933 yılındaki Andımız metini
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Türkiye cumhuriyetini kuran halkın bireyi olarak Türk’üm. Doğru olmak, çalışmak, küçüklere sevgi, büyüklere saygı benim yasamdır. Yurdumu milletimi, kendimden çok severek halkı kendi benliğimin önüne koyuyorum. Medeniyet, bilim ve çağdaşlık yolunda yükselmek ileri gitmek istiyorum. Benim varlığım halkımın varlığına yani Türk milletinin varlığına armağan olsun manasında okutuldu.
Siyasal akımlar ile birlikte millet kavramı ümmetçilik ve kavimcilik ile yani etnik ve dini siyasal akımlar ile değerlendirildi. Bu değerlendirme ile Türk ırkçılık, Atatürk ise despot olarak tanımlandı. Yine bu siyasal akımlar saltanatı, aşireti ve kavimciliği, özgürlük olarak tanımladı.
Oysa yapılması gereken içerik ve uygulamanın eğitim alanında faydalı olup olmadığı tespit etmek ve buna uygun çözümler üreterek uygulaması geliştirmek olmalıydı. Andımız üzerinde farklı fikirlere yer vererek siyasal çekişmeden uzak olarak çözüm bulunması gerekiyordu.
Andımız 1972 yılında aşağıdaki ilaveler yapılmıştır. Bu ilavenin neden yapıldığı konusunda rasyonel bir veri olup olmadığı değerlendirmeye alınmalıdır. “Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene.” metne eklenmiştir.
Atatürk’ün kedi sağlığında koymaya gerek duymadığı bu ilave andımız uygulamasından elde edilmek istenen amaca zarar vermiştir. Yine andımızın içinde millet tabirini ifade eden Türk kelimesi ile başladığına göre bitiminde tekrar “Ne mutlu Türküm diyene” konulmasına gerek yoktur.
1997 yılında ise yine Atatürk’ün asla tasvip etmeyeceği ve kabul etmeyeceği ulu Atatürk yerine Ey Büyük Atatürk sözü eklenmiştir. Zira Atatürk kedisinin yerine devrimlerinin ve fikirlerinin yaşatılmasını önce çıkaran bir devrimciydi.
1997 yılında andımız metnin söyle oldu.
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Atatürk’ün yer verilmesi gereklimi?
Andımız uygulaması yeniliklere ve değişimlere açık bir uygulamadır. Üzerinde değerlendirme yapmak ve geliştirmek akılcılık ve çağın gereği olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine uygundur.
Siyasetçiler bu konuyu siyasi malzeme olmaktan çıkarmalı ve andımız konusu bilimin ve eğitimin konusu olarak çözülmelidir. Kişisel değerlendirmelerimi içeren bu yazı hakkında her türlü olumlu görüşü destekliyor ve bekliyorum.
Saygılatımla;
Nihat Vural
14.11.2018
Cemhaber.com