Çifte Sultanlar Hz. Hüseyin Kızı Zeynep ve Sakine
İÇİNDEKİLER
Büyük Kurban’ın kızları : Zeynep ve Sakine
İki cihan serveri Muhammed Mustafa maddi alemden mana alemine göçeceği zaman Gadir Hum’da Müslümanlara hitap etti. “Size iki emanet bırakıyorum. Bu iki emanete sımsıkı sarılın” dedi.
Resulden otuz yıl sonra onun düşmanı Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye Resulden sonra yapılan hatalar sonucu yönetimi ele geçirdi. Hz. Ali’ye karşı gelip savaşan Muaviye, entrikalar ve zulüm ile büyüttüğü hanedanlığını kendisinden sonra oğlu Yezit’e bıraktı.
Yezit iktidara ilk geldiği zaman Ehlibeyt evladı Hz. Hüseyin’den kendisine biat etmesini istedi. Allah Muhammed, Ali’nin yolundan yürüyen Hz. Hüseyin bu isteği kabul etmedi. Hz. Hüseyin Büyük Kurban olarak canını ve ailesini Hak yolunda Kerbela’da kurban verdi. Hz. Hüseyin’in eşi Şehrubanu (Eşinin Mana İsmi de olabilir) ise Hz Hüseyin’in şehit olduğu gün Hz. Hüseyin’in atına binerek çölde sır oldu.
Yezit, Ehlibeyt kadınlarını Şam’a getirerek esir etti. Hz. Zeynep’in ölümünden sonra yetim kalan Hz. Hüseyin’in erkek evladı Zeybel Abidin’i zindana atı. Kızları Zeynep ve Sakine’yi ise Mısır’a esir olarak yolladı. Halktan koparmak amacı ile Zeynep ve Sakine Malta adasında bir zindanda esir edilmek üzere Mısır gemi tüccarlarına verdi. Zincirli ve bir sandıkta kilitlenen Zeynep ve Sakine’yi taşıyan gemi adaya giderken fırtınanın etkisi ile İspanya’ya doğru sürüklendi.
İspanyol korsanlar gemiyi ele geçirdiler ve gemide bir sandukada zincirlerle esir tutulan Zeynep ve Sakine’nin İslam peygamberinin torunu olduğunu öğrenirler. Bu iki esiri İspanyol kralına mükafat karşılığı verilir. İspanyol Kralı; biz dahi İsa Peygamberin eşeğinin tırnağına dahi hürmet ederiz deyip Yezit’in altı askerlerini kılıştan geçirir. Bizans imparatoruna böyle paha biçilmez bu iki esiri hediye olarak gönderir.
Çifte Sultanların İstanbul’a gelişleri
Gemiyle İstanbul’a getirilen Hz. Hüseyin’in kızların Bizans İmparatorunun huzuruna çıkarılır. İmparator bu iki kızın konuşma ve davranışlarına hayran olur. Ayrıca siyasi olarak kendi hanedanlığı için bu iki kıza kendi oğulları ile evlenmesini teklif eder.
Zeynep ve Sakine dünyası yıkılmış ve günleri feryat figan içinde gözyaşları ile geçen iki çaresizdir. Yaşadıkları yetmezmiş gibi birde bu esarat, acılarına acı katmıştır. Zeynep ve Sakine İmparatorun bu teklifine cevap vermek için kırk gün zaman isterler. O zamanlar Koca Mustafa caminin bulunduğu yerde Hagios Andreas kızlar manastırı bulunmaktaydı. Bu manastırın başında ise imparatorun kızı Katerina bulunmaktaydı. Katerine merhametli ve cömertliği ile gönüllere taht kurmuştu.
Zeynep ve Sakine bu manastırda bulunan Selvi ağacının altındaki mahzene konur. İmparatorun kızı ve manastırın rahibi bu iki kıza hürmet ve saygı gösterirler. İmparatoru kızı Zeynep ve Sakine’den nişan ister. Zeynep ve sakine ayağı ile bir taşa basar ve taşın üzerinde ayak izi çıkar ve taş ikiye ayrılır.
Kırk gün burada Ehlibeyt evladı iki kız birbirine sarılarak dua ederler ve Yüce Tanrı’dan canlarını alması için gözyaşları içinde yakarırlar. Kırkıncı gün mahzene üzerine bir nur iner. Bu nuru manastırda görenler durumu imparatora bildirirler. Hz. Hüseyin’in kızlarının birbirlerine sarılmış olarak dünyalarını değiştiğini görürler.
Katerina ise onlara olan aşkında Yüce Tanrı’ya dua eder ve kendi canının alınmasını niyaz eder. Katerina’nın duası kabul olur ve oda dünyasını değişir.
Zeynep ve Sakine’nin kabri bu mahzene önünde, Katerina’nın kabri ise biraz yakında bir ağacın altındadır. Zeynep ve Sakine çifte sultanlar, Katerina ise Sarı Sadıka olarak bilinmektedir. Yine bir başka kabir ise Daye Hatun olarak bilinen kişiye aittir. Daye Hatun ve Katerina arasında kabir konusunda farklı rivayetler var.
Zeynep ve Sakine’nin kabirlerinin yapılması
Osmanlı İstanbul’a aldıktan sonra II. Bayezid Amasya’da sohbetine katıldığı Çelebi Muhammed Cemaleddin’i buraya davet eder ve burada bir tekke kurulur. Bu tekke Ehlibeyt bendesi bir yer olarak Halveti-Bektaşi tekesi olarak hizmete başlar. İkinci pir olarak ise Pir Yusuf Sümbül posta oturur. Sümbül efendi mana aleminde gördüğü rüya üzerine Hz. Hüseyin’in kızlarının yerini belirler ve kabrini yapar.
Sümbül efendi olarak ünlenmesinin nedeni ise Hz. Hızır ile bu selvi ağacının altında buluşması gösterilir. Selman- Pak Hz. Hızır’a sümbül verdiği gibi, Yusuf Sinan Hz. Hızır’a nergiz yani sümbül vermiştir. Teke ve çifte sultanların kabileri sümbül motifleri ile süslüdür. Nergiz aynı zamanda Yüce Tanrı katında boynu bükük dervişleri sembolize eder.
Pir Yusuf Sümbül tekkesi olarak ünlenen bu tekke her on muharrem günü tüm tarikatlar ile birlikte kerbela şehitleri için anma ibadeti düzenlenir. Sümbül efendi zamanında Yavuz Sultan Selim tekeleri kontrol etmek ve emrine sokmak amacı ile veziri Koca Mustafa Paşa’ya bu kiliseyi camiye çevirttirir.
Sümbül efendi ise vefatında kendi kabrinin Zeynep ve Sakine’nin kabrinin ayak yönünde ve daha alçak seviyede yapılmasını ister ve bu vasiyetine uygun olarak defnedilir.
Her Muharrem günü Çifte Sultanlar’ huzurunda ibadet devam eder.
Günümüzde Koca Mustafa Paşa cami ve Sümbül Sinan tekkesi olarak bilinmekte ve ziyaret edilmekte. Selvi ise kurumuş olarak destekle ayakta duruyor.
Zeynep ve Sakine’ye bağlanan zincirler ise son zamanlara kadar bu Selvi ağacının üstünde iken günümüzde belediye müzesine konulmuştur. Kıyamet zamanı bu Kuruyan Selvi Ağacının yıkılacağına inanılmaktadır.
Sümbül Efendi’nin Ehlibeyt bendesi olduğu örtülmeye çalışılıyor. Hacı Bektaş-ı Veli’nin tüm tekkeleri birleştiren bir sembol olduğu yok sayılıyor. Son olarak sandukasının başında bulunan ve Yezid’e lanet içeren bir çerçeve içindeki beyit kaldırıldı. Tekkenin ahşap binası ise Sümbül efendi inancını yok etmeye çalışan bir vakfa verildi…
Her on Muharrem günü, Ehlibeyt sevenleri burada buluşup ve Hz. Hüseyin ve Kerbela aşıklarının yası-ı matemini tutuyorlar.
Çifte Sultanlar Türbesi Nerede?
Sümbül Efendi, Koca Mustafapaşa Cd. No:171, 34107 Fatih/İstanbul adresindedir. Sümbül Efendi Camii, Sümbül Efendi tekkesi ve Sümbül efendi Türbesi ile aynı alanda yer alır.
PROF. DR. MUAMMER KEMAL ÖZERGİN HATIRA SAYISI – II OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXXIV çalışması en kapsamlı çalışmadır. Emeklerinden dolayı teşekkürlerimizi borç biliriz.
Kaynak Ehlibeyt ve Bektaşi sözlü kaynakları
30.03.2020
Nihat Vural