Hacı Bayram-ı Veli yaşamı ve yolu
İÇİNDEKİLER
Hacı Bayram-ı Veli Kimdir?
Bayrami tarikatının yani yolunun Piri Hacı Bayram-ı Veli Ankara’nın bugün merkezi ile birleşmiş Solfasıl köyünde kesin olmamakla 1352 yılında dünyaya geldiği ve doksan yaşının üstüne kadar yaşadığı rivayet edilir. Hacı- Bayram-ı Veli yaşamı- soyu- vakfı isimli eseri kaleme alan Fuat Bayramoğlu ailesinden gelen bilgilere dayanarak atası Hacı bayram-ı Veli’nin 1340 yılında Dünya’ya geldiği bilgisini veriri. Asıl adı Numan olmasına rağmen tasavvuf yolunda aldığı Bayram isimle ünlenmiştir. Hacı Paşa, Ahi Sultan ise diğer manevi isimleridir.
Annesinin adı Fatma, Babasının adı Koyunluca Ahmet, dedesinin adı ise Mahmut’tur. Koyunluca Ahmet’in Bayram, Safettin, Abdal Murad isminde üç oğlu olmuştur. Yolu Muhammed nübüvvetine, Ali velayetine dayanır. Tüm tarikatlar gibi Bayrami tarikatı; Ali velayati, Muhammed Nübüvveti ile Allah’a ulaşılır
Doğumu ve ilk eğitimi
Doğumu; Annesi Bayram’a hamile iken Açça deresinde çamaşır yıkamaya gider. Annesi çamaşır yıkarken orayı eşkıya basar. Eşkıya annesini görür ve ona kötü niyetli olarak saldırırlar. Bu olayda annesi çok korkar ve ayağa fırlar. Eşkiyalar tam annesini tutacakları zaman gaipten bir nida gelir. “Dokunmayın o hatuna! O bir veli anasıdır. “ Eşkiyalar bu sesi duyunca korkarak kaçmışlar. Bayram’ın annesi de çok korkmuş ve ürpermiş olarak duyduğu bu sesten, karnındaki bebeğin bir veliyullah olduğunu anlamış.
İlk hocası Şeyh İzzettin, Mürşidi ise Erdebil tekesine bağlı, Somuncu Baba veya Ekmekçi Dede olarak ünlenen Şeyh Hamid-i Aksarayi’dir. İlkin Bursa’da daha sonra Ankara’da Melike Hatun tarafından kurulan Kara Medrese’de ders vermiştir. 1392 yılından sonra ise medresede hocalığı ya bırakmış veya bıraktırılmıştır. Saltanatın önceliği ve tarikatın önceliği yolu her zaman birbirine uzak iki kavram olmuştur. Velilerin Zevk-ü Sefaya düşen padişah ve devlet erkanına tepki göstermesi bu devlet ve tekke çekişmesinin ana nedeni olmuştur.
Bayram mahlası alması
Somuncu Baba veye Ekmekçi Dede olarak ünlenen Şeyh Hamid-i Aksarayi’nin daveti üzerine Kayseri’ye onun yanına gitmiş ve ikrar vererek Somuncu baba’ya bağlanmıştır. Beraber Şam, hicaz’a gidip sonra tekrar Aksaray’a döndüler. Bayram Mürşidi’nin hikmeti ile sırlara vakıf oldu ve Somuncu Baba’nın manevi yolunu sürdürdü. Bu sırrı aşk yolunda, Kamil-i Mürşid nazarında bulduğunu
anlattığı aşağıdaki doğuşu ile bayram mahlası aldığını ve irşad olduğunu anlıyoruz. Bayram mahlasını bir bayram günü değil, kamil-i mürşitten aşk deryasına doğduğu gün almıştır. Canı, cananın yoluna kurban verdiği gündür o gün. Yar ile aşka daldığı gündür o gün.
Noldu bu gönlüm noldu bu gönlüm, Derd-ü gamla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm, Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan, yan ey gönül yan!, Yanmadan oldu derdine derman.
Pervane gibi, pervane gibi, Aşk ateşiyle yandı bu gönlüm.
Gerçi ki yandı, gerçeğe yandı, Rengine aşkın, cümle boyandı.
Kendinde buldu, kendinde buldu, Matlûbunu hoş buldu bu gönlüm.
El fakru fahri, el fakru fahrî, Demedi mi ol âlemler fahrî?
Fakrını zikrin, fakrını zikrin, Mahv-u fenâda buldu bu gönlüm.
Sevâd-ı a’zam, sevâd-ı a’zam, Bana gelipdür Arş-ı muazzam.
Meskeni cânân, meskeni cânân, Olsa acep mi şimdi bu gönlüm?
Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi, Bayram ederler, yâr ile şimdi.
Hamd-ü-senâlar, hamd-ü-senâlar, Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm.
Ünü artması ve Edirne’ye çağrılması
Hacı Bayram Ankara’ya döndükten sonra kendisine bağlı olanların sayısı hızla artmaya başladı. Bunların içinde Ünlü olanları arasında Ak Şemsettin, Eşrefoğlu Abdullah-ı Rumi, Şeyh akbıyık, Göynüklü Uzun Selahaddin ,Şeyhi’de bulunmaktadır. Ününün yapılması ile şikayetlerin de saraya gitmesine ve padişahın kuşkusunu çekmesine neden olur. Bunun üzerine II. Murat tahta çıktıktan sonra Hacı Bayram-ı Edirne’ye saraya çağırır. Padişah sarayda görevli bir çavuşu Ankara’ya yollar. Çavuş Ankara’ya gider ve Hacı Bayram’ı tarlada çalışır halde bulur. Çavuş: burada Hacı Bayram derler bir davacı varmış;bazı fesatları olduğu için onu Saraya götürmeye geldim. Der. Hacı Bayram ”okişi benim buyurun gidelim der. Padişaha eli boş gidilmez der. Çavuş bahçeye bakar ve görür ki daha bostan olmamış. Kendi kendine bu kişi zaman kazanmak için böyle der diye düşünür. Bir de bakar ki bostandaki mahsul aniden boy atmaya ürün vermeye başlamış. Çavuş bu kerameti görünce Hacı Bayram’dan özür diler. Beraber Edirne’ye giderler. Saray içinde ön yargı ve çekememezlik ön plandadır. Padişah Hacı Bayram’dan emin olur ve kendisine saygı gösteriri. Vezir ise Hacı Bayramı zehirlemek için ona zehirli şerbet verir. Hacı Bayram vezire “Biz içelim tesiri başkasına olsun” der ve zehirli şerbeti içer. Bu anda zehri veren vezir zehirlenip ölür.
Hacı Bayram’ın kaç müridi var
Hacı Bayram- Veli Edirne’de eski camide verdiği nasihatlerde kullandığı kürsü Makam-ı Hacı Bayram-ı Veli kürsüsü olarak hala orada durmaktadır. Bu kürsü erenlerin kürsüsüdür diye saygı gösterildiği için ondan sonra camide başkası tarafından kullanılmamıştır. Padişah Edirne’de Hacı bayram mahallesinde zaviyeler ve özel vakıflar kurmuş, hacı bayrama bağlı olanlardan vergi alınmamasını sağlamıştır. Hacı Bayram Gelibolu üzerinden tekrar Ankara’ya dönmüştür. Bir süre sonra Hacı Bayram-ı Veli’nin müridleri çoğalmış ve bu durum saraya kadar yalan şikayetler ile ulaşmıştır. II. Murat bunun üzerine Hacı Bayram a bir mektup yazmış ve kaç tane müridi olduğunu sormuştur. Bunu üzerine Hacı Bayram kendisine bağlı olanları bir meydanda toplamış ve onlara kendisine bağlı olanları Hak yolunda kurban edeceğini duyurmuş. Meydanda toplananlardan biri kadın biri erkek iki kişi meydana çıkmış. Onları çadıra alarak daha önce içine koyduğu koçları kurban etmiş ve kanı çadırdan dışarı akmış. Daha da başka kimse bu imtihanı verememiş. Bunun üzerine Hacı Bayram “bizim bir buçuk tane müridimiz var. Padişah böyle bile” diye cevap vermiş.
Anadolu’nu hamisine Atatürk’ün bağlılığı
Anadolunun hamisi yani koruyucusu olarak kabul edilen Hacı Bayram aynı zamanda çiftçilerin piri olarak bilinmektedir. Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran çizgisinde ulu evliyalardan olan Hacı Bayram Osmanlı hanedanları tarafından saygı duyulan bir veli olmasına rağmen Bektaşilikten sonra baskı gören ikinci tarikat olmuştur.. 27 Aralık 1919 yılında Atatürk Ankara’ya ilk geldiğinde Kızıl Yokuştan doğruca Hacı Bayram-ı Veli türbesine gelir. Yanında yine onu karşılayan Ankara vali vekili İstanbul Eyüp ilçesinde Ümmi Sinan evlatlarından ve tekke şeyhi Yahya Galip bulunuyordu. Atatürk Yahya Galip kargıya “ziyaretimiz vuku buldu, Başkaca ne yapalım” sözüne Yahya Galip “Bu manevi ruha bir Fatiha kafidir” cevabı ile birlikte hükümet konağına geçtiler. Atatürk her bayramda Hacı Bayram-ı Veli makamını ziyaret eder ve dualarını yerine getirirdi. Hata büyük taarruzdan bir gece önce Atatürk gece gelerek bu ulu evliyanın manevi huzurunda dua etmiştir.
Hacı Bayram yaşamını çiftçilikle devam ettirmiş, yaşamın her alanında içinde olmuştur. Yardımlaşma ve dayanışmayı yaygınlaştırmış, dergahına gelen lokmaları yine ihtiyaç sahiplerine dağıtması ile gönüllerde taht kurmuştur. Hacı Bayram-ı Veli’nin dervişlerini ve sevenlerini kontrol altında tutmak için Osmanlı handanlığı zaman zaman hem saygı göstermiş hem baskı yapmıştır
Hacı Bayram-ı Veli 1429 yılında görevini tamlayarak ve dünya makamından göçmüştür.
Sayın Fuat Bayramoğlu’nun Hacı Bayram-ı Veli yaşamı- soyu- vakfı isimli eserinden bu yazımızda faydalandık. Emeklerinin Yüce Tanrı katında kabul olmasını diliyorum. Bu eserde iki hususa ilave etmek istiyorum., Bayram ismini bir bayram günü aldığını belirtilmiştir, Bayram ismi Yari olan Yüce Tanrı’yı bulduğu zaman söylediği “Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi, Bayram ederler, yâr ile şimdi.” doğuşundan dolayı almıştır. Diğeri bir konu ise ise Bayramilik tarikatının sunilik olarak belirtmesidir. Tüm tarikatlar “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Bana gelmek isteyen kapıya gelsin” diye buyuran Hz Muhammed’in bu hadisine uygun olarak Muhammed Ali yolunu izlemişlerdir. Hacı Bayram-ı Veli gibi erenlerin sünnet (Uygulama) anlayışı Hz. Muhammed’in sünneti olup Ehlibeyt ve Erenler tarafından sürdürülen sünnettir. Sonradan oluşturulan Sunilik adındaki mezhep ile bir alakası yoktur.
Nihat Vural
26.01.2019
cemhaber.com