Kadı Savcılar
AKP iktidarı Anayasa değişikliği için düğmeye bastı.
Halkın fikrini almadan, muhalefetin yardımına başvurmadan, kendi partisinin düşüncelerini önemsemeden Anayasa değişikliği sürecini başlattı.
Yapılan değişikliğin amacını anlamak için, AKP iktidarının uygulamalarına bakmak gerekir.
AKP iktidarının uygulamaları tamamen iktidarı ve kurumları ele geçirme operasyonudur.
YÖK’na istediği kadroları atayan AKP’nin üniversite sorunu kalmadığı gibi , Yüksek yargı kadrolarına istediği isimleri atanması ile AKP’nin yargı sorunu da kalmayacaktır.
Yeni AKP anlayışında;
Kadı siyasetciler,
Kadı bürokratlar,
Kadı askerler,
Kadı yargıçlar,
Kadı bilim adamları,
Kadı işadamları, dönmemi resmen başlayacaktır…
Osmanlı imparatorluğunu batıran bu kadı irticası cumhuriyet devrimlerine gözünü dikmiş durumdadır.
Yavuz Sultan Selim’in İdris-i Bitlisi ile yaptığı anlaşma, Din görevlilerinden aldığı fetva, irticanın imparatorluğa girişine neden oldu. Osmanlı hanedanlığı ilk başlarda kendi menfaatine uygun hareket eden bu kadı takımı ile anlaşmayı uygun gördü.
Kadı anlayışı zamanla Osmanlı hanedanlığına etki eder oldu. Kadı anlayışı gelişmenin ve bilimin önünde duvar gibi durdu.
Kurtuluş savaşına başlayan Mustafa Kemal Atatürk’ü dinsizlikle suçlayıp, ölüm fetvası veren Osmanlı hanedanlığı yine bu kadı savcılarını kullandı.
Kurtuluş savaşı, önce kadı anlayışının ayaklandırdığı iç isyanları durdurmak ile başladı.
Çok partili dönemde cumhuriyet yönetiminin başına gelen siyasetçiler Atatürk’ün yönetimden uzaklaştırdığı bu kadı sınıfını oy ve iktidarlarını sürdürmek için yeniden kullanmaya başladılar.
Bir süre sonra kadı sınıfı siyasette etkin olmaya başladı. Bu kadı sınıfı daha sonra dini kullanarak toplumu yönlendirmeyi başardı.
Kadı anlayışının din üzeriden elde ettiği Siyasal iktidar, tüm gücünü devletin kadrolarını değiştirme projesini hayat soktu.
AKP iktidarı işte bu kadı sınıfının doymak bilmeyen arzularına gerçekleştirmek için uygulamalar yapmaktadır.
Yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin amacı yargıya kadı anlayışını hakim kılmaktan ibarettir.
Böylece siyasetçinin istediği yargı, yeniden şekilenmiş olacak.
Milletin ihtiyaçlarından uzak böyle bir anayasa değişikliğine Türk milleti olur vermemelidir.
Hatırlatmakta yarar görüyorum. Ebusuud efendinin verdiği Alevilerin sapık olduğu, katlinin vacip olduğu, kadın ve çocuklarının helal olduğu, fetvasına benzeyen anlayış, Erzurum savcısı Osman Şanal’dan geldi. 3. ordu komutanını inanç üzerinden suçlayarak kadı anlayışının benzerinin yargıya kadar uzandığının izlenimini vermiş oldu.
Savcı Osman Şanal’ın bu vahim suçlaması toplum içinde kin ve nefret duygularının artmasına, ayrılık tohumlarının halımızın arasına girmesine neden oldu.
Bu kin ve nefrete dur demesi gereken
Cumhurbaşkanından ses yok…
Başbakandan ses yok…
TBMM başkanından ses yok…
Bakanlardan ses yok…
Milletvekillerinden ses yok…
STK’ından ses yok…
Din adamlarımızdan hiç ses yok…
Binmeyelim bir alamete!!!
Gitmeyelim kıyamete!!!
Cemhaber.com
Nihat Vural