NURU-U NEBİ MUHAMMED MUSTAFA

Example HTML page

NURU-U NEBİ MUHAMMED MUSTAFA Selam ve Salat o İki Cihan Serveri Muhammed Mustafa ve Ehlibeyt’ine olsun.(1)

Hz. Muhammed Mustafa’nın Çocukluğu

Nur-u Nebi Muhammed, cihan var olmadan var idi. Allah, kendi nur (2) ve cemali ile var ettiği Muhammed’e olan aşk-ı muhabbeti ile bütün alemleri yaratmış ve buyurmuştur. “Ya Muhammed; bütün alemi senin için senide kendim için var ettim”. Muhammed iki cihan sultanı olarak cümle nebi ve veliler için güneş misalidir. (3)

Server Muhammed 570 yılında mana aleminden madde alemine Amine isimli anneden doğdu. Muhammed’in dünyaya gelişi esnasında doğada olan olağanüstü işaretleri, İsevi ve Musevi alimler son Peygamberin dünyaya gelmesi ile yorumladılar. Muhammed, doğumundan önce babası Abdullah hakkın rahmetine kavuşmuştu. (4) “Yetim hakkı ile gelene rahmetim yoktur.” Diye Buyuran Muhammed 4 ay Sevibe isimli süt annenin ardından “Annemden Sonra Annemdir” diye andığı Halime isminde süt anneye verildi. Muhammed süt annesi Halime’nin sadece sağ memesini emdi. Diğer memesini ise Halime’nin diğer evladı için emmedi. Muhammed dört yaşında annesi Amina’nın yanına döndü. Altı yaşında iken Annesi Amina mana alemine göç etti. Muhammed dedesi Abdülmutalib’e emanet edildi. Annesinin, Dedesinin, Amcası Ebutalib’in, İmam Ali’nin Muhammed’e imanları tamdı. Dedesi Aldülmutalip’de Allah’ın rahmetine kavuştu.

Yedi yaşından itibaren Muhammed amcası Ebutalib’e emanet edildi. Çobanlık dahi yapıp alın teri ile geçinene Muhammed 12 yaşında iken amcası Ebutalib ile birlikte Şam’a ticaret amacı ile gitti. Yolda İsa dininden Bahira (5)isminde alim, Muhammed’i görünce onun, son peygamber olduğunu anladı ve geri dönmelerini söyledi. Ebutalib malını orada satarak Mekke’ye geri döndü. “Emin kişi” olarak toplum tarafından kabul edilen Muhammed ,varlıklı ve güzel ahlak sahibi olan Hatice-i Kubra ile evlendi. Hatice Ana, eşi olduğu kadar mana dünyasının sırlarını paylaştığı kişi idi.

Hira Mağarasında İlk tebliğ

Muhammed (6)beş yıl süre ile gizli olarak zaman zaman Hira mağarasında ibadetle meşkul oldu. Kırk yaşında (610) Hira mağarasında yine bir ay ibadet ile meşkul iken Allah’ın meleği Cebrail, Muhammed’e açık görünerek “oku” (7)emri ile ona Peygamberliği tebliğ etti. İlahi emri ilk kabul eden kişi yine eşi Hatice’dir. Hatice Ana’nın amcası din alimi Vakara Bin Nevfel, Muhammed’e tabi oldu. İmam Ali ise Kabe’nin içinde dünyaya geldiği zaman kendisini yıkayan ve ismini veren Muhammed’in peygamberliğini bebek iken dile gelerek söylemiş ve onun yanından bir an dahi ayrılmamıştır.

Muhammed ilahi emri ilk üç yıl gizli anlattı.(Müdderis 1.2.3) Müminler çoğaldıkça başta Ebusüfyan, Ebucehil gibi Mekke’nin ileri gelenleri adalet ve eşitlikçi,(8) tek Tanrı anlayışına karşı atağa geçtiler. Peygambere rüşvet teklif ettiler yine peygamberi yolundan çeviremediler. Bu inkarcıların karşında ile Peygamberin amcası Ebutalib duruyor ve dayatmalara boyun eğmiyordu. Diğer amcası Ebuleheb ve oğlulları ise her türlü iftira, hakaret, cefayı peygambere yapıyorlardı. Diğer amcası Abbas ise bedir savaşına kadar Muhammed’in karşısında yer aldı. Diğer Amcası Hamza ise Muhammed dinine tabi olup onun yolunda şehit oldu ve “Allah’ın Pehlivanı” olacak anıldı. Peygamberin Allah’a dua ile Amcası Ebuleheb ve oğulları,zalim komşusu Ebucehl eziyetler çekerek helak oldular.(9) Peygambere hakaretlerde bulunanlar bu sefer peygamberi taşlıyor, selamına alay ederek cevap veriyorlardı. Müminlere ise şiddet ve hakaretten geri durmuyorlardı. Eziyetlerden korunmak için müminler 617 senesinde Mekke’nin dışında olan Şiab-ı Ebitalib mahallesinde toplu olarak taşındılar. Mekke yöneticileri müminlere iş vermediler. Selamı kestiler. Kız vermediler, Ticaret sahasına sokmadılar, ticaret yapmadılar, kadınlara eziyet ettiler. Bu eziyetler üç yıl sürdü. (10) Köle Bilal’in vücudunu kızgın taşlar ile dağladılar . Bilal her türlü zulme rağmen peygamberden vaz geçmedi ve onun can yoldaşlarından bir oldu. Daha sonra Ammar İbni Yasir’in annesi Sümeyye’yi daha sonra da Ammar İbni Yasir’i de işkence ile şehit ettiler.(11) Mekke’de artık müminlerin yaşaması imkansız hale geldi. Server Muhammed müminleri Habeşistan’a (Etiyopya )göç ettirdi. Habeşistan Kralı Necaşi (12) İsa Peygamber dinine mensuptu. Müslümanları himayesine alarak korudu ve Mekke zalimlerine onları vermedi. Muhammed, Necaşi’nin vefatında onun cenaze duasını Kerbela da şehit olacaklar için birlikte yaptı. Hüzün Yılı (619) Peygamber Miraç(13) gecesi Allah’ın huzuruna(14) yükselerek müminlere Tevhid’i (Varlığın birliği ve tekliği) hediye etti .

Peygamber (620) Babamdan sonra Babam dediği koruyucu amcası Ebutalib’i, eşi ve sırdaşı Hatice Ana’yı sonsuzluğa uğurluyordu. Bu iki ayrılık Peygamberi derinden üzdü. Peygamber bir gün, kendisi gibi muamele ettiği kölesi Zeyd İbni Harise’yi alarak Vail, Kahtan, Sakif kabilelerini İslam’a davet etti. Bu kabileler Peygambere uygunsuz davranışlarda bulunup saygısızlık ettiler. Sakif kabilesi peygambere hakaretler edip taşa tutular(15). Zeyd, canını Peygambere siper etmesine rağmen peygamberin bedeni kan içinde kaldı. Zeyd daha sonra Peygamberin manevi evladı oldu. İslam ahlakı ile kölelik düzenini ortadan kaldıran Peygambere iman edenlerden biride bu tebliğ esnasında köle Addas’dır.

Peygamberliğin on üçüncü senesinde Müslümanlar beş yüz kişiye ulaştı. Bunlardan yemiş üç erkek ve iki kadın peygamberle birlikte Kabe’yi ziyaret ettiler. Bu ziyaretin ardından İslam’ın büyük mücadelesi başlayacaktı. Bu mücadelenin en önemli ayağı, köle ve kadın haklarıdır. Peygamber Akabe denilen yerde Müminlerden kendisine ve İslam’a canları pahasına bağlı kalacaklarına dair yemini aldı. Müminler, Peygamberin elini tek tek tutarak bağlılıklarını bildirdi.

Medine’ye göç (622)

Eziyetlerin öldürmeye dönüşmesi üzerine peygamber yakınlarına Medine’ye göç etmelerini buyurdu. Mekke yöneticileri başta Ebucehl olmak üzere toplanıp her kabileden bir kişi alarak peygamberi öldürmeye karar verdiler. Peygamber öldürüleceğini haber alınca yoldaşı Ali’ye hırkasını giydirdi ve yatağına yatırdı.(16) Peygamber kendisini dışarıda bekleyenlerin üzerine bir avuç toprak serperek aralarından yürüyerek çıkıp gitti. Gözleri adeta kör olup Peygamberin aralarında geçtiğini fark edemeyen düşmanlar bir müddet sonra evi bastılar. Evde yatağa yatmış olarak İmam Ali’yi buldular. İmam Ali bir kez daha canını ,Peygamber için feda etmişti. Peygamberi öldürmek isteyenler, onu aramaya başladılar.

Peygamber, kendisini izin almadan takip eden Ebubekir’i de yanına almak zorunda kaldı. İkisi Cebel-i Sevr denilen yerde bulunan mağarada konakladılar. İlahi hikmet ile örümcekler mağaranın ağzına ağlarını kurdular. İki güvercin de gelerek yuva yapıp yumurtladı. Mekke’liler mağaranın ağzına kadar geldiler. Konuşmaları mağaranın içinden duyuluyordu. Mağaranın ağzındaki örümcek ve güvercin yuvalarını görünce burada olmadıklarına karar verdiler. Mağaranın içinde bulunan Ebubekir, mağara deliğinden süzülen ışık kümesine ayağını uzattı. Bu durum mağara içerisindeki kişilerin dışarıdan görülmesi demekti. Bu Esnada bir yılan Ebubekir’in ayağını soktu. Ebubekir Telaşla ayağını deliğin ağzında çekti Peygamber Ebubekir’i sakinleştirerek tükürüğünü (17)yılanın soktuğu yere sürdü. Bu sayede Ebubekir kurtulmuş oldu.

Üç gün sonra mağaradan çıkarak, zorluklar ve kerametlerle geçen yolculuktan sonra Medine’ye ulaştılar.Medine halkı coşkuyla Peygamberi karşıladı. Herkes peygamberi misafir etmek istiyordu. Bunun üzerine Peygamberin devesini saldılar. Deve önce boş bir araziye çöktü. Bu arazide dergah, peygamberin de taş taşıyarak çalışması ile kuruldu. Bu dergahta İslam anlatıldı, ibadet edildi, misafir ağırlandı, toplantılar yapıldı, davalar görüldü, fakirlere yardım edildi. Bu dergah (18) Mescid-i Nebi olarak adlandırıldı. Bu dergahta Peygamber merkezde oturur müminlerde çevresinde halka olurlardı. Kadın erkek, fakir zengin, köle ayrımı olmadan kurduğu bu sistem daha sonra Ehlibeyt ocak ve dergahlarında sürdürüldü. Peygamber, kadınları İslam’a hizmet için kabul ederek onları korudu. Bu kadınlardan bazıları İslam’a hizmeti layıkıyla yerine getiremeyip benlik içine düştüler.

Muhacir ile Ensar arasında İlk Musahilik

Peygamber Mekke’den gelen göçmenler ile Medine de bulunan esnaf arasında Dünya ve ahiret kardeşliği olan musahiplik kurumunu oluşturdu ve onları birbirlerine bağladı. (19) İlk Musahib olanlar otuz sekiz kişidir. Bunlardan bazıları şunlardır. Hz Muhammed- Hz Ali, Hz Hamza – Zeyd Bin Haris, Selmani Faris – Ebu Derda, Ebubekir bin Kühafe ile Harice ibnil Zeyd, Ömer ibni Hattab İle Gassan İbni Malik, Osman İbni Affan ile Evs İbni Sabit, Ebu Ubeyde bin cerrahi ile Saad İbni Muaz Mekke ileri gelenleri Medine’de Peygamberin güçlendiğini görerek savaş kararı aldılar.

Peygamber ve ordusu sayıca rakiplerinden az olmalarına rağmen inanç, dayanışma ve aşk ile savaşarak muzaffer oldular. Bedir savaşı (624) inancın zaferi oldu. Bedir savaşında (20) inanalar kendi akrabaları, kardeşleri ile savaştılar. Onlar yol kardeşliğinin kan kardeşliğinden önce geldiğini gösterdiler. Peygamberin amcası Abbas bedir savaşında esir düşecek ve fidye ile bırakılacaktı. Parası olmayan esirler ise Müslümanları okutma karşılığında bırakıldı. Esirlere hür insan muamelesi yapıldı. Okuma bilmeyen fakirler ise serbest bırakıldı. (21) Toplanan ganimetler ise beşte biri(22) fakir ve fukaraya feriye kalanı ise eşit dağıtıldı. Medine de Peygamber “Benim ruhumdur” diye buyurduğu kızı Fatma ana ile “Velim ve vasim” diye buyurduğu imam Ali’yi evlendirdi. (624) Göçün üçüncü yılı Mekke’liler Bedir yenilgisinin öcünü almak için bütün servetlerini kullanarak ordu oluşturdular ve Uhud (625) denilen bölgede savaşa tutuştular. Dağ geçidini muhafaza için bırakılan okçular peygamberin sözünü dinlemeden yerlerinde ayrılınca Müslümanlar yenilgiye uğradılar. Peygamber yaralandı ve bir dişi düştü. Peygamberin çağrısı ile İmam Ali savaş meydanından peygambere ulaştı ve canını yine Peygambere siper ederek düşmanları uzaklaştırdı. Peygamber, kanayan kanını avucunda tutarak İmam Ali’nin başındaki beyaz sarığa sürdü. Muhammed “La Feta İla Ali La Seyfa İla Zülfikar” sözünü Ali için burada söyledi. Birçok mümin ile birlikte Peygamberin amcası Hamza’da şehit oldu. Bir başka Muhammed aşığı Yemen ilinde bulunan Veysel Karani, mana aleminde peygamberin dişinin düştüğünü görerek kendi dişlerinin tamamını çekip bir ipe dizdi.(23) Mekkeliler büyük bir odu ile yine saldırdılar(627). Peygamber hendekler kazdırarak düşmanları karşıladı. Tam yirmi gün süren saldırılara göğüs gerdiler. İnançları zayıflayan ve birlikleri bozulan düşman kuvvetleri şiddetli rüzgar ile dağılıp gittiler. Peygamber savunma amacı ile zorunlu olarak yaptığı bu savaşlarda mümkün olduğu kadar kan dökülmemesi için uğraş vermiştir. 629 yılında Yahudiler İslam’ı kendilerine tehlike görüp büyük servetler ile bir ordu meydana getirdiler. Peygamberin barış çağrılarına savaşla karşılık verdiler. Hayber Kalesinin fethine yollanan Ebubekir sonrada Ömer kumandasında ordu başarılı olamadı. Peygamber “Yarın Allah ve Resulünün sevdiği kişiye sancak verilecek” diyerek sancağı verdiği İmam Ali, Keramet ve güzel ahlakı ile Hayber’i fethetti Mekke ile yapılan Hudeybiye(24) barışına bağlı kalan Müslümanlar (629) Kabe’yi ziyaret ettiler. Mekke (630)Müslümanların eline geçti. Peygamber Mekke zalimlerine kötü davranışta bulunmadı. İntikam içinde olmadı. Ebusufyan ve çevresi Müslümanların büyük gücü karşısında kalplerinde iman olmadığı halde Müslüman gibi göründüler. (25) Peygamber yüksekte duran Kabe’nin putlarını İmam Ali’yi omzuna çıkararak kırdırdı. İmam Ali bu esnada Peygamberin nurunu gördü. Peygamber Medine de kalmaya devam etti.

Muhammed Mustafa Veda Hutbesi ve ayrılık

Hicretin 632 yılı Kabe’yi ziyaret ederek Müslümanlara Gadir Hum denilen yerde “veda hutbesi” (26)ile son sözlerini söyledi. İslam’ı tam olarak insanlara bildirdiğini söyleyerek Müslümanlardan rızalık aldı. “Size iki emanet (27) bırakıyorum. Biri Kuran diğeri de Ehlibeyt’imdir”(28) diye buyurdu. Canı ve ruhu olarak anlattığı İmam Ali’nin elini havaya kaldırarak “Ben kimin efendisi isem Ali’de onun efendisidir.”(29) Ana sözleri ile İmam Ali’yi önder bıraktı. Peygamber kısa süre içinde hastalandı. Muhammed, hizmetinde bulunan kızı Fatma’nın üzüntüsüne dayanamayarak “Ehlibeyt’imden en önce sen bana kavuşacaksın” diyerek onu teselli etti. Peygamber Dünya’dan sonsuzluk alemine göçtü. Ehlibeyt, Peygamberin defin işleri ile uğraştı. Başta İmam Ali kendisini dünyaya geldiği zaman yıkayan Peygamberi evinde yıkadı. Muhammed, İmam Ali’ye zorluk olmasın diye, yıkanan tarafından diğer tarafına dönüyordu. Ehlibeyt ve sevenleri, Peygamberi evinden alarak defnettiler. Ehlibeyt dışındaki kişiler Peygamberin İmam Ali’yi işaret eden vasiyetini çiğneyerek o gece toplanıp Ömer’in önerisi ile Ebubekir’i halife seçtiler. Peygamberin hakka göçünden sonra Ehlibeyt’i(30) üzüntülü ve çileli bir yaşam bekliyordu. Zira koruyucuları dayanakları Peygamber hakka (31)göçmüştü. İmam Ali peygamberin vasiyetine uyarak barış ile Hak yolunda mücadelesini sürdürdü. Peygamber, gayesini şöyle özetledi. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (32). Resulallah Muhammed Mustafa, Allah katında sırlanmıştır.,

Hz Muhammed’den hakikat sırları

Senden Sana, senden sana Ya Resulallah

Yüce Allah’ın dört büyük meleği içince Cebrail meleği Hz. Muhammed’in huzuruna geldiği zaman daima edep ve saygı ile gelirdi.

Bir gün iki cihan severi Muhammed Mustafa

-Ya Cebrail bu vahi nereden alırsın? Diye bir sual sordu.

-Arş-ı alada bir gayb perdesinin önünde bu emirleri alır ve senin huzuruna getiririm. Diye cevap verdi Cebrail.

İki Cihan Serveri – Bir daha vahy alırken o perdeyi kaldırır mısın?

Bu ateş beni yakar, müsaade yoktur bana ya Resulallah diye cevap verdi Cebrail.

-Ya Cebrail o zaman benim ismimi an ve o perdeyi aç diye buyurdu Hz Muhammed

Cebrail, Hakikat sırları alemine çıkınca, Ya Muhammed diye o perdeyi kaldırdı. Birde ne görsün perdenin arkasında İki cihan Serveri Muhammed Mustafa oturur ve vahiy eder.

Alemlere rahmet olarak yollanan Muhammed Mustafa bir kez daha sırrını cihana açmış oldu.

Cebrail, Hz Muhammed’in huzuruna varınca,

Hz Muhammed – Ne gördün ya Cebrail diye buyurdu

Cebrail- Senden sana, senden sana ya Resulallah diye cevap verdi

Hey hakikat yolsu “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” hitabına mazhar olmuş iki cihan Serveri Muhammed Mustafa’nın mana alemindeki sırına vakıf olmak kolay değildir.

Cebrail dahi bu sırra Muhammed Mustafa’nın izini ile erişmiştir.

…İnananlarınız için de bir rahmettir o… Tevbe 61 Çok güçlüdür o elçi. Arş sahibinin katında saygındır. Orada kendisine itaat edilir, emindir. Tekvir 19-21

Ve biz seni ancak âlemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik. Enbiya-107

Hz Muhammed’in Oruç günü karpuz yemesi

Oruçlu bir gün Hz Muhammed huzurunda bulunan ziyaretçileri ve dostlarına raftaki karpuzu göstererek

Canım karpuz istedi. Bu karpuzu kesenizde yesek yiye buyurdu. Başta Ebubekir, Ömer olmak üzere Huzurunda kime söylediyse

Ya Resulallah bugün oruçtur. Unuttunuz herhalde cevabı alıyordu.

Bir ara dışarıda bulunan ve huzura gelen İmam Ali’ye dönerek

Ya Ali! Bugün canım karpuz istiyor. Şu karpuzu keste yiyelim diye buyurunca hemen İmam Ali bıçağı aldığı gibi karpuzu kesmeye yeltendi. Hz Muhammed

Ya Ali bugün oruç diyorlar, unuttun herhalde. Diye seslendi

Bunun üzerine o ilim şehrinin kapısı

Ben orucu sizden öğrendim. Bana oruç tut dediniz tutum. Tut derseniz tutarım. Oruç tutma derseniz tutmam.

İmam Ali karpuzu kesti. Orada bulunan herkes bu karpuzdan yediler. Hz. Muhammed orada bulunanlara imam Ali gibi olmayı tesviye etti.

De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir.” Ali İmran 31

Şunu da söyle: “Allah’a ve resule itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez. Ali İmran 32

Hz Muhammed’in Nur olduğunu beyan eder.

İki cihan Serveri Muhammed Mustafa uzun ve zorlu bir mücadeleden sonra Mekke’yi fetih yolu ile İslam’ın emrine soktuğu zaman içinde Arapların üç yüz altmış putu bulunuyordu.

Hz Muhammed, yanında Hz Ali ile Kabe’ye girince “Ve de ki: “Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu.” isra-81 ayetini okudu. Bu esnada putlar teker teker dökülüyor ve kırılıyordu. Yükseğe asılmış birkaç put hala kırılmamıştı.

Hz Muhammed – Ya Ali omzuma çık bu putları indir. Buyurdular.

İmam ali

Ya Resulallah siz benim omzuma çıkın. Putları siz indirin diye cevap verdi.

Bende Nübüvet mührü var. Sen beni taşıyamazsın. Sen benim omzuma çık ve indir diye emir buyurdu.

İmam Ali putları indirmek için emre uyarak Hz. Resulallah’ın omzuna çıkıp başını putları indirmek için yukarı bakınca arşta Hz. Muhammed’i gördü. Bütün arş-ı ala Muhammed nuru ile kaplanmış. Sonra önüne doğru eğildiğinde yine Hz Muhammed’i yedi kat semada her yerde gördü. Sonra aşağı bakınca yedi kat yerde Hz. Muhammed’in nuru ile kaplanmış gördü.

İki cihan Şahı Muhammed Mustafa bu alemden sonsuz alemine göçünce hırkasını yemen ilinde Veysel Karani isminde bir dervişe bırakmıştı. Veysel Karani kendisine hırkayı getirenlere Hz Muhammed’i gördünüz mü? Diye sormuş ve onların sadece zahiren Hz Muhammed’i gördüklerini anlayınca hırkayı teslim almamıştı. Aynı soruyu Hz Ali’ye sormuş ve Hz Ali ben sadece bir kez Hz Muhammed’i gördüm oda Kabe’ni putlarını kırarken deyip yukarıdaki misali anlatmıştır.  Veysel Karani “gözlerin aydın olsun Ya Ali sen Hz Muhammedi görmüşsün” deyip hırkayı teslim almıştır.

Erenlerin dilinde Muhammed Mustafa

Bismişah Allah Allah!

Allah’tan bize ulaşan çerağımız sonsuza dek kılavuzumuz olsun!
Çerağımız yansın yakılsın, Allah’ın nuru aşkına!
Çerağımız yansın yakılsın, Peygamberliğin nuru aşkına!
Çerağımız yansın yakılsın, velâyetin nuru aşkına!
Çerağımız yansın yakılsın, Ehlibeyt’in nuru aşkına!
Çerağımız yansın yakılsın, Pir Hünkâr Hacı i Veli Aşkına!
Çerağımız yansın yakılsın, yolumuzun, birliğimizin, dirliğimizin
aşkına!
Sonsuza dek bu çerağ yolumuzun ve yaşantımızın ışığı ola.
Gerçeğe Hü.

Şu Aleme Bir Nur Doğdu

Şu aleme bir nur doğdu
Muhammed doğduğu gece
Yeşil kandilden nur indi
Muhammed doğduğu gece

Muhammed anadan düştü
Kafirlerin aklı şaştı
Bin kilise yere geçti
Muhammed doğduğu gece

Anda göbeği kesildi
Gözüne sürme çekildi
İsmi Muhammed okundu
Muhammed doğduğu gece

Aülayan uşak avındı
Doğuran ana sevindi
kafirler imana geldi
Muhammed doğduğu gece

Huri kızları geldiler
Nurdan kundağa sardılar
Muhammed dinin sordular
Muhammed doğduğu gece

Muhammed kalktı oturdu
Ali hizmetin yetirdi
Yer gök selavat getirdi
Muhammed doğduğu gece

Melekler hazır hepisi
doldu Muhammed tapusu
Açıldı cennet kapusu
Muhammed doğduğu gece

Alemler çağırdı ya Muhammed
Bilindi farz ile sünnet
Açıldı cem ile cennet
Muhammed doğduğu gece

Şah Hataim din kardeşler
Böyle oldu işbu işler
Secdeye indi ağaçlar
Muhammed doğduğu gece

Der Nâ’t-ı Resul

Ol şem’ ki nûr-ı enbiyâdır
Ol nûr ki mâh-ı evliyâdır
Didi ana hayy-ı sânii-i pâk
Levlâke lemâ halektü’l-eflâk
Müştâkı anın kamû peygamber
Mâ mûri anın mülûk-i Sencer
Ol izi türab kurretü’l-ayn
Ol mâye makam-ı kabe kavseyn
Ol kıldı münevver âftâbı
Şak itdi eliyle mâhtâbı
Kâfir diledi delil-i tavzih
Rîk etdi anın elinde tesbih
Çün bâd-ı seher peyâma geldi
Ahû yüğürüb selâma geldi
Kasd itdi ana çü hasm-ı bed-hû
Şehd oldı anın önünde agû
Gül virdi anın der sıfatın
Kumrular ohudu mu’cizâtın
Daş mû’ciz-i birle dile geldi
Hem sâyesi nûrı bile geldi
Ayâğı basan yer oldı sertaç
Cevlân-ı Burâk sûy-i miraç
Ta’n itdi felekde mihrü âye
Salmadı vücudı yere sâye
Din leşkerine himâyet itdi
Hak yolu bize hidâyet itdi
Öz ümmetine kılub güzide
Oldı dü cihanda nûr-ı dîde
Hem şanına münzel oldı Kur’an
Gark eyledi küfri oldı Fürkan
Çün hatm-i delili Rûşen oldı
Eşcâr eğildi secde kıldı
Nûr itdi yeri yüzi çerağı
Pür itdi saçı kamû dimağı
Ol şeb ki yürüdi sûy-i Cebbar
Cibrîl önünce gaşiyedar
Hak hazreti sâru yol varanda
Refrefle tökildi sündüs anda
Hatm oldı cemi’-i enbiyâde
Oldı melekût ana piyâde
Ruhü’l-kuds oldı gaşiyedar
Geçdi yedi gökleri sebekbar
Nâlin hacetse basdı arşa7
Nûr rehi doldı arş ü ferşe
Ger cümle peygamber itdi mû’ciz
Mu’cizde kamûnı kıldı aciz

Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed

Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Mü’min olanların çoktur cefâsı,
Ahirette olur zevk-u sefâsı,
On sekiz bin âlemin Mustafâ’sı,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Yedi kat gökleri seyrân eyleyen,
Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen.
Mi’râcda ümmetin Hak’dan dileyen,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Ol çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz,
Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız
Sana uymayanlar gider imânsız,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Muhammed’in üç beni var yüzünde

Muhammed’in üç beni var yüzünde,
Muhammed’in üç beni var yüzünde,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.
Kudret ile yanar anın çırağı,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.

Şükür imiş her işleri bitiren,
Mümin kulu rahmetine yetiren.
Sabır imiş şu dünyayı götüren,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.

Sabır imiş şu dünyanın temeli,
Verdiği nasibe şükür demeli.
İsteyen kullara hayır ameli,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.

Sabredelim gönül ne gelir elden,
Sabırlı kulunu sevmez mi sultan.
Yusuf’u kurtardı kuyudan, gölden,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.

Pir Sultan Abdal’ım, gönlüme giren,
Suçluyu suçsuzu bakmadan gören,
İsteyen kulların muradın veren,
Biri sabır, biri şükür, bir dua.

ÇALAP NURDAN YARATMIŞ

Çalap nurdan yaratmış
Canını Muhammed’in
Aleme rahmet saçmış
Adını Muhammed’in

Muhammed bir denizdir
Alemi tutup durur
Yetmiş bindir peygamber
Gönlünde Muhammed’in

Hakk’ın arslanı Ali
Sağında Muhammed’in
Hasan ile Hüseyin
Solunda Muhammed’in

Yunus Emre’m aşıktır
Eksiklidir miskindir
Her kim yemez mahrumdur
Honunu Muhammed’in

Mustafa’dır Mustafa

Dilde ezber kalbde envar Mustafa’dır Mustafa
Ümmetine olan rehber Mustafa’dır Mustafa
Leyl ü nehar ezberimdir ezkarimdir hep varım
Yerde gökte olan serdar Mustafa’dır Mustafa

Mustafa nurundan oldu kevkeb ile asuman
Mustafa nurundan oldu şems ile mahıtaban
Mustafa olmazsa âlem halk olmazdı bu cihan
Şefaatçi yarın mahşer Mustafa’dır Mustafa

Şanında “Levlak” denildi hamd olsun Yezdan’ıma
Ahmed Mahmud u Muhammed Mustafa Sultan’ıma
Mahşer günü ümmetinin erişir dermanına
Sahib-i liva-i bihter Mustafa’dır Mustafa

Mustafa’nın aşkı ile RUHSAT oluyor deli
Mustafa’ya “Hu” çekerler cümle melek hep veli
Ben de bir can ile başı meydana koydum beli
Dihanı nur hadisi nur Mustafa’dır Mustafa

Muhammed dîn ü imân Mustafâdur

Muhammed dîn ü imân Mustafâdur
Muhammed rahmet-i Hakdır cihana
Muhammed huccet-i Hakkdur Hudâdan
Muhammed sözi Kur’an Mustafâdur
Muhammed kullara Haktan atâdur
Muhammed ahd(u)peymân Mustafâdur
Muhammed fahr u âlemdir Hudâdan
Muhammed ferd ü fermân Mustafâdur
Muhammed menba-ı cûd-ı keremdür
Muhammed nûr-ı Yezdân Mustafâdur
Muhammed mûciz-i envâr-ı Hakkdur
Muhammed kân-ı furkan Mustafadur
Tamâmât evliyânun rehberüdür
Hatâ vu küfr(ü) illetten berîdür8
Ey güneş yüzlü seni her kimse ki Hak bilmedi
Ta’nla mahşerde anın yüzi karadır ya Nebi
Çün senin hoşluğına yaratdı Sâni’ âlemi
Ayağın toprağına canım fedadır ya Nebi
Her münafık kim seni gönlinde inkar eyledi
Ta ebed yanmag cehennemde revadır ya Neb

Ehlibeyt Kaynaklarından Derlenmiştir. www.cemhaber.com

 

1 –: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber’e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. Azhab-56

2 – Ve Allah’ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak… Azhap-46

3 – …İnananlarınız için de bir rahmettir o… Tevbe 61 Ve biz seni ancak âlemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik. Enbiya-107

4 – o halde yetimi, örseleme Duha-9

5 – Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah’a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. Bakara – 62

6 – – …Allah onların bazıları ile konuşmuştur… Bakara 253

7 – Oku:Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır! Alak -1 8 – “Halkın eşyasını, değerlerini düşürerek almayın. Yeryüzünde, bozguncular olarak fesat çıkarmayın!” Şuara-183

9 – İster af dile onlar için, ister dileme. Yetmiş kez af dilesen de onlar için, Allah onları affetmeyecektir. Çünkü onlar Allah’ı da resulünü de inkâr ettiler. Allah, yoldan çıkmış böyle bir topluluğa kılavuzluk etmez. Tevbe – 80

10 -Onlar: “Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!” diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah’ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar. (münafıkün-7)

11 -Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız. Bakara – 154

12 – Allah’ın resullerinin hiçbirini ötekinden ayırmayız…Bakara – 285

13 -O en yüksek ufukta idi., sonra yaklaştı ve sarktı, Aradaki mesafe iki yay boyu oldu, hatta daha yakın; Necm 7-8-9 14 -kuluna verdiği vahyi verdi. Gözün gördüğüne kalp yalan demedi. Necm 10-11

15 Allah’ı ve resulünü incitenleri Allah dünyada da âhirette de lanetlemiştir. Onlar için, alçaltıcı bir azap da hazırlanmıştır. Azhab-57

16 – İnsanlardan öylesi de vardır ki, benliğini Allah’ın hoşnutluğunu elde etmeye satar. Allah, kullarına karşı Raûf’tur, çok şefkatlidir. Bakara – 207

17 – Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani, küfredenler onu iki kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: “Tasalanma, Allah bizimle!” Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise yüce olanın ta kendisidir. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir. Tevbe-40

18 – Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin… Maida – 41

19 – Onlar ki, inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihat ettiler; onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kadar size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Enfal:72) , Ayrıca, Hadid-10, Sebe-46, Nisa-33, Enfal-73-74-75, tevbe 100-117,

20 -: Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah’tır. Tevbe 13

21 – – yoksulu bir şey isteyeni azarlama – Duha 10

22 – Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: Ganimet/kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah’a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah herşeye kadirdir. Enfal : 41

23 Bizim yarattıklarımızdan bir topluluk vardır ki, hak ile kılavuzlar ve yalnız onunla adalet sunarlar. Araf-181

24 Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor. Bakara – 190

25 – Duaları ve orta duayı koruyun. Tam bir saygıyla Allah’ın huzurunda kıyam edin. Bakara – 238

26 – Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. Maida : 67

27 – Ey inananlar! Allah’a ve resule hıyanet etmeyin! Bilip durduğunuz halde, öz emanetlerinize hıyanet mi ediyorsunuz? Enfal : 27

28 – …Allaha ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak diler. Azhab-33

29 – Sizin gönül dostunuz Allah’tır, O’nun resulüdür, bir de rükû eder bir halde namazı/duayı yerine getirip, zekâtı vererek iman edenlerdir. Maida 55

30 – Allah’ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki: “Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum.” Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettiğine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr’dur, çok affeder; Şekûr’dur, iyiliğe karşılık verir/teşekkür eder. Sura 23

31 – Sonunda bize döndürüleceksiniz. Enbiya-35 32- Allah’ın boyasını esas alın. Allah’tan daha güzel kim boya vurabilir! Biz yalnız O’na kulluk ederiz.Bakara – 138

Derleme : Nihat Vural www.cemhaber.com not: alıntıların kaynak belirtmesi rica olunur.

Güncelleme : 31.12.2014

Yazı               : 01.05.2012

cemhaber.com

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 More posts in Peygamberler category
Recommended for you
Vadedilmiş Topraklar ve Mesçit-i Aksa

Vadedilmiş Topraklar ve Mesçit-i Aksa Vadedilmiş topraklar ve Mesçit-i Aksa üzerinden insanlar birbirleri ile düşmanlık...